17 Nisan 2014

Sen beni unutabildin mi sevgili?


Şarkısı

Yine bir bahar, yine artık kutlanamayan yıl dönümleri. Yine -bir sonbahar sabahı içinde bir yerlerde görünmez yaralar açılmak suretiyle terkedilen- ama her baharda yalnızlığın dibine vurup seni hatırlamak zorunda kalan ben.

Ben, söz vermiştim kendime. Bu defterin "özlenen sevgiliye mektuplar" sayfası kapanmıştı, yazmayacaktım. Unutacaktım, beceremesem bile unutmuş gibi yaşayacaktım. Seni unutmak uğrunda her şey mübahtı, yapacaktım. Anmayacaktım adını, anılarımızı düşünmeyecektim, anlamlandırmayacaktım adını oluşturan harfleri, dolmayacaktı gözlerim adın her anıldığında. Yaşandı, bitti diyecek, gülüp geçecektim.

Hayatımın geri kalanını bir tarafı eksik yaşıyorum ben ve en kötüsü de ne biliyor musun? Tamamlayamıyorum. Hissettiğim şeyin adını koymak için çok uğraştım. Kuyruk acısı mı dedim, hazmedememek mi, aşk acısı mı, hayal kırıklığı mı? Kitaplar okudum, filmler izledim. Anlattım, ağladım. Anlattım, hıçkırıklarla ağladım. Her seferinde boğazıma kadar gelip orada bir yumruk olarak kaldın, çıkıp gidemedin içimden. Baktım olmuyor, vazgeçtim ben seni unutma mücadelesinden. Bazen seni soranlar oluyor. Ne yaptı, evlendi mi? diyorlar, "Bilmiyorum" diyorum. Halbuki biliyorum, evlenmedin henüz. Muhtemelen benim zevkime göre döşediğin evi sil-baştan döşüyorsun şu sıralar ve o hep "heyecanla bekliyorum en sevdiğim kısmı" olacak dediğin ev alışverişlerini yapıyorsun nemrut yüzlü nişanlınla. Sahi o napıyor? Mutlu musunuz? Annenin arkasında -hayatının içine koca bir çukur açtığı- bir enkaz bıraktığından haberi var mı? Benim mutsuzluğumun üzerine kurmaya çalıştığınız yuvanızı mı inşa etmeye çalışıyorsunuz? Bir zamanlar mutluydum ben, sonra bitti. Öldürdünüz beni ve gömdünüz. Oraya, o evin dibine. Ben, en temiz yanımla kurduğum kır düğünü hayalimle, prenses modeli gelinliğimle ve taze frezyalardan oluşan gelin çiçeğimle yatıyorum orada. Ama duvağım yok ve belimde bekaretimi temsil eden kırmızı kurdele de. Çünkü zaten benim yok olmamın sebebi bu, olmayan bekaretim, daha önceki evliliğim.

Ona da "sana bu model çok yakışır" deyip bana beğendiğin gelinliği mi sipariş ettiniz? O da mutlu oluyor mu bir kibrit çöpü bile alsan benim mutlu olduğum kadar? Ve o ev, duvar kağıtlarını, yer döşemelerini değiştirmeye çalıştığın, -ki senin bokunu bilirim ben kesin değiştiriyorsundur- biz orada hayatı paylaşırken bize eşlik eden tavanlar, duvarlar ne olacak? Ya yerlerdeki ayak izlerim, her ayrılık zamanı geldiğinde "ama ben seni çok özlüyorum, gitmek istemiyorum artık" cümlesiyle başlayan ve devamında gelip tavana çarpan hıçkırıklarım, mutluluğun bokunu çıkarırken evi dolduran kahkahalarım? Onları, anılarımızı silebilecek misin? Silebildin mi?

Sen beni unutabildin mi sevgili? Sen beni atabildin mi "en derindesin" dediğin o yerden? Artık hiç çınlamıyor kulaklarım, hiç dalmıyor gözlerim uzaklara ve hiç girmiyorsun kan ter içinde uyandığım rüyalarıma. Görünüşe bakılırsa sen beni çoktan unutmuşsun. Nasıl yaptın bana da söylesene? Söyle çünkü ben insan gibi yaşamayı, ağzım kulaklarıma kadar gülmeyi, özlemeyi, özlenmeyi, sarılmayı, kıskanılmayı ve hatta mutluluktan ağlamayı bile çok özledim.

Bir gün birinin gelip içimde kuruyup toza dönen seni silip süpüreceğini söyleyip durdum kendime. Buna kendimi inandırdığım zamanlar da oldu. Hayatıma zor da olsa dahil ettiklerimden acıma iyi gelenler de. Ama bu içimdeki nasıl orospu bir duyguysa, her başarısız denemede, biten her yeni hikayede ben hep seni düşünürken, bize ağlarken buldum kendimi. Ne biri geldi seni sildi içimden, ne de ben seni kurutabildim. Bir süre sonra kanserle yaşamayı öğrenmiş insanlar gibi oldum. Ben kestirip atamadığım bir parçayla yaşıyorum her gün biraz daha hissizleşerek, her gün biraz daha yitirerek yaşama sevincimi. Mutlu gibi görüyorlar ya hepsi yalan, hepsi benim oyunculuğum. Ve insanlar tıpkı saçları dökülmüş, ağzında maskesi olan kanser hastalarına baktığı gibi bakıyorlar bana, niye? Hep senin yüzünden! Bana neyin iyi geleceğini, beni neyin iyileştireceğini en iyi ben biliyorum ama çareyi sensiz geçen bunca yılda hâlâ bulamadım. Ben, sen gittiğinden beri beni sevecek birini hâlâ bulamadım. Hastayım sevgili. Ben, doktorların ömür biçemediği bir hastayım artık. Oysa keşke bilsem, sayılı günler çabuk geçer ya hani, tükenirim geriye sayarken günlerimi ve biter bu azap.

Ben, Selo kişisi. 3 yıl önce ölen gelinlikli hayallerimin yanına gömülmek istiyorum artık. Çünkü böyle eksik yaşanmıyor, dayanamıyorum...


Follow Me on

16 Nisan 2014

Lanet olsun dostum, kuralların canı cehenneme!

Bir ortamda muhabbet içinde "kural" kelimesi geçmeyegörelim "Lanet olsun dostum, kuralların canın cehenneme!" deriz hemen. Yok aslında biz böyle demeyiz, bu çok Amerikanvari oldu. "Kurallar çiğnenmek içindir bilader", evet evet bu bize daha uygun. Hepimiz bazen kurallara uymak konusunda maksimum özeni ve çabayı gösterirken bazen de "yemişim kuralını, uymuyorum lan" deyip aykırı davranmak konusunda kendimizle yarışıyor, kendimizi aşıyor olabiliriz. Evet sürekli kurallara uyulan hayat sıkıcı olabilir, arada sırada çılgınlık da yapmak gerekir ama bi şartla; bokunu çıkarmadan :)

Bugünün eğlencesi ihlal edilen kurallar :)
Selo kişisi sırf siz gülün diye yine yemedi içmedi görsel buldu eşek sıpalarım :)
*Görseller alıntıdır.

Follow Me on

15 Nisan 2014

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir :)

Yalnızlığın dibine vurmuş bir delikanlının içler acısı durumu :)
Delikanlı eline fondöten sürmeyi akıl etmiş, oje sürmeyi becermiş, gel gör ki sevgili yapmak konusunda aynı beceriye belli ki sahip değil. Ne diyelim Allah kimseyi kendi kendine böyle fotoğraflar çekinmek zorunda kalacak kadar yalnız bırakmasın. İleri de ben de bunun bayan versiyonu olurum diye korkmuyor değilim hani hahaha :)



*Görseller alıntıdır.

Follow Me on

Bu markaları bulan adamlar intihar etti :)

İngilizceyi ilk öğrendiğim yıllarda arkadaşlarımın İngilizce altı "six", to be yardımcı fiilinin şimdiki zaman için kullanıldığı hali "am" kelimesiyle ilgili yaptığı iğrenç espirilere mağruz kaldım, bir çoğumuz da kalmışızdır eminim. Yabancı dil böyle bir şey işte. Sen ne umutlarla belki dünya pazarına patlama yapacak bir ürün, bir buluşla girmişsindir de seçtiğin marka ismi ülkenin birinde bitmek bilmeyen geyiklere, iç bayacak espirilere sebep olabilecek bir şeydir, satamazsın. Talihsizliğin böylesi.

Bu markaları bulan adamlar intihar etti dedirtecek cinsten örnekler :)
*Görseller alıntıdır.

Keyifli bir gün olsun :)

Follow Me on

02 Nisan 2014

Evet, hayat bazen acımasız olabilir :)

Midıl of wiyk'ten herkese selamlar pek bi sevgili folovır!
Kötü bir gün geçirdiğinizi düşünüyorsan al sana haline şükretmek için onlarca neden ;)
Unutma; "beterin beteri var".

Benim favorim güneşlenirken bacaklarında tabak ve kaşığın iziyle çıkan kızımız,
89400 USD kaybeden ama "önemli olan katılmaktı" diyebilen Edward
Arabasıyla kaldırımı yerinden söken ama umarsızca arabanın önünde hatıra fotoğrafı çektirebilen aile :)

Mutlu, keyifli, çabucak biten bir gün olsun!

Siz siz olun, aracınızı parkedince tavanı kontrol edin, unutursanız yazın kıçınız yanar, kışınsa karlar arabanıza donar :)
Kontrolsüz Güç :)
Bu fotoğraftaki ağbimiz bir Hulk, bir X-Men falan olmalı. İnsan gibi açmazsan, olağanca gücünle yüklenirsen işte böyle elinde kalır sayın ağbim :)
Açılmayan meyve suyu kapağı
Nazardan mı? Aşırı kilodan mı? Bilemedik :)
Hemen arka planda terliksiz gezme oralarda ayağına cam kırığı batar diyen bir anne hayal ettik bir çoğumuz :)
Gel de bu çocuğa Hayvanat Bahçesinin bir süre kapalı olacağını izah et. İstersen deveye hendek atlatma seçeneğini de kullanabilirsin, bence bu daha kolay :)

Donutun en sevdiğin yeri olan kreması kutunun kapağına yapışmışsa, yanında kimsenin olmadığı zamanı kollayıp parmağınla sıyır o kremayı, hatta direk yalayabilirsin de :)
Bir keresinde benim de başıma gelen mağmalara gelesi durum. Ama Selo kişisi kafaya koydu mu o şişeyi açar? Nasıl mı açtık? Oklavayla mantarı içine ittik, sonra parçalanarak şişenin içine düşen mantarı süzgeçle süzerek içtik şarabı :) Maksat şarap ziyan olmasın canım :P
Nutellalı ekmek mi? Nutellalı laptop mu? :) 
Çocuk salıncağında sallanmadan önce "bu salıncak beni taşır mı" diye bi kontrol etmek lazım :)
Eğer buna sebep olduğunuz babanızın arabasıysa bence evden kaçın :)
Trafikte buzlu kola keyfinin hazin sonu. Burada bir de o buzlu kola senin apış aranı dondurmadı mı layn? sorusu geldi aklıma, ama konumuz bu değil :)
Polisler de sarhoş olur :) Önemli olan sizi sosyal medyada afişe edecek arkadaşa yakalanmamak :)
Amele yanığı dersek iyimserlik olur, buna duble mal yanığı diyelim geçelim :) Ay resmen haşlanmışsın canın acıyor mu bebişim?
İlaç kutularının üzerine acilen "Köpeklerin erişemeyeceği yerde ve ambalajında saklayınız." ibaresi ekletilmeli :)
Hemen üstte 89400 USD kaybediyor olmasına rağmen "önemli olan katılmaktı" diyebilen Edward

Ama kadın ne yapsın, arkasında durup ona gel, gel, topla gel, sağlı gel diyen birisi olsaydı böyle mi olurdu?
Selfie fotoğraf çekineyim derken kafasına Beyzbol topu yiyen ablanın sağlık durumu iyi :)
Hemen üstte, "cana geleceğine mala gelsin" diyerek birlik beraberlik mesajı veren bir ailemiz :)

Kendi boyanızı kendiniz yapacaksanız iyi bir boya ve rulo kadar dikkate de ihtiyacınız olduğunuzu hatırlatmak isteriz :)
Görseller alıntıdır.

Follow Me on

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top