Azıcık doldum da.
Eminim ki hepimizin hayatında öğrencilik yıllarında ya da iş ortamlarında o dönem için çok önemli, çok popüler, yediği içtiği ayrı gitmeyen can ciğer arkadaşlar olmuştur. Hani öğlen yemeğe birlikte gidersiniz, çay molalarında dip dibesinizdir, şirket hattından her fırsatta kikirdeşir, skype’den mesajlaşırsınız. Koca gün birlikte çalıştığınız yetmiyormuş gibi iş çıkışları da planlar yaparsınız. Hediyeler, sürprizler, jestler, yemek ısmarlamalar, sinemaya, tiyatroya gitmeler falan filan.
İşte tam da “ya bu hayatta güzel insanlar hâlâ var” derken ve ortada sizin bildiğiniz hiçbir sebep yokken bu arkadaşınız tereyağından kıl çeker gibi gider hayatınızdan. Olacak şey değildir. Bir sürü anınız vardır, sırlarınız, dertleşmeleriniz. Ararsınız açmaz, mesaj yazarsınız cevap vermez. Konuşmak istersiniz, bu anlamsız tavrın, araya koyulan mesafenin sebebini öğrenmek istersiniz ama o size cevap vermeye bile tenezzül etmez. Size cevap vermezken sosyal medyada diğer arkadaşlarıyla boy boy aşırı gülücüklü fotoğraflar paylaşmayı ihmal etmez ama. İncinirsiniz. Dışlanmak, yargısız infaz edilmek koyar. Ortak arkadaşlardan bi haber almak ümidiyle arada bir konu açarsınız ya bilmezler, ya bilmezden gelirler. Velhasıl-ı kelam hiçbir şekilde bu adı konulamayan soğukluk bitmez.
Amma velakin her şey gibi sizin iyi niyetinizin, onu kazanma girişimlerinizin ve sabrınızın da bir sonu vardır. Madem derdi neyse söylemedi, sorunu çözmeye çalışmadı, madem benim arkadaşlığımı istemiyor ben neden üzülüyorum ki bu insan için? deyip artık sırtınızda yük olan bu konuyu üzerinizden atıp rahatlarsınız. En azından elinizden geleni yaptığınız için.
İşte benim de böyle bir arkadaşım vardı, hatta bana bu fincanı o almıştı. Birkaç yıldır bu fincanı ne zaman kullanmak istesem elim bir türlü gitmiyordu ve her seferinde kutusuyla klavyemin üzerine koyulduğu günü anımsayıp üzülüyordum. Bu akşam indirdim raftan ve güzel bir kahve yapıp afiyetle içtim. Sonra da dedim ki; “hayat sana değer vermeyen insanlara değer vermek ve onlara üzülmek için çok kısa. Boş versene! En değerli şey sensin, kendine gel Selo” Valla hafifledim..
Eminim ki hepimizin hayatında öğrencilik yıllarında ya da iş ortamlarında o dönem için çok önemli, çok popüler, yediği içtiği ayrı gitmeyen can ciğer arkadaşlar olmuştur. Hani öğlen yemeğe birlikte gidersiniz, çay molalarında dip dibesinizdir, şirket hattından her fırsatta kikirdeşir, skype’den mesajlaşırsınız. Koca gün birlikte çalıştığınız yetmiyormuş gibi iş çıkışları da planlar yaparsınız. Hediyeler, sürprizler, jestler, yemek ısmarlamalar, sinemaya, tiyatroya gitmeler falan filan.
İşte tam da “ya bu hayatta güzel insanlar hâlâ var” derken ve ortada sizin bildiğiniz hiçbir sebep yokken bu arkadaşınız tereyağından kıl çeker gibi gider hayatınızdan. Olacak şey değildir. Bir sürü anınız vardır, sırlarınız, dertleşmeleriniz. Ararsınız açmaz, mesaj yazarsınız cevap vermez. Konuşmak istersiniz, bu anlamsız tavrın, araya koyulan mesafenin sebebini öğrenmek istersiniz ama o size cevap vermeye bile tenezzül etmez. Size cevap vermezken sosyal medyada diğer arkadaşlarıyla boy boy aşırı gülücüklü fotoğraflar paylaşmayı ihmal etmez ama. İncinirsiniz. Dışlanmak, yargısız infaz edilmek koyar. Ortak arkadaşlardan bi haber almak ümidiyle arada bir konu açarsınız ya bilmezler, ya bilmezden gelirler. Velhasıl-ı kelam hiçbir şekilde bu adı konulamayan soğukluk bitmez.
İşte benim de böyle bir arkadaşım vardı, hatta bana bu fincanı o almıştı. Birkaç yıldır bu fincanı ne zaman kullanmak istesem elim bir türlü gitmiyordu ve her seferinde kutusuyla klavyemin üzerine koyulduğu günü anımsayıp üzülüyordum. Bu akşam indirdim raftan ve güzel bir kahve yapıp afiyetle içtim. Sonra da dedim ki; “hayat sana değer vermeyen insanlara değer vermek ve onlara üzülmek için çok kısa. Boş versene! En değerli şey sensin, kendine gel Selo” Valla hafifledim..
hoşgeldin.. safalar getirdin..
YanıtlaSilBos ver Selo. En güzelini yapmissin. Bosver. Seni seviyorum.
YanıtlaSilEn güzeli geçmişi anılarda bırakıp, önüne bakmaktır. Hayat yeni şeyler söylememizi bekler bizden.
YanıtlaSil