10 Mart 2013

Jandarmanın alayları koğuştur koğuştur

Annem "bende fazla var boşuna alma" deyip uzatma kablosunu getirmeyeli 2 ay oldu. Rahatına düşkün biri için laptopun bataryasının zayıflaması, prizin yatağa uzak olması, şarj kablosunun yatış pozisyonunda prize yetişmemesi ve kablonun laptopun arkasından pıt pıt çıkması nasıl bir eziyettir yaa! Kablo çıkıp durmayı keserse yazacağım inşallah!!

Bu ikinci görüşmemizdi. Çarşı izninde topu topu birkaç saat için Yalova'dan Bursa'ya geldi, asker olmasının verdiği riskleri göze alarak. Evet ikinci görüşmemizdi ama kalbimde katettiği yol tarif edilemez. Onu geçirmeye terminale gitmemi istemedi ama sırf beni düşündüğünden. "Yakın bir yer değil, sonra bir daha geri döneceksin ne gerek var" falan dedi ama benim yüzüm düşünce işin rengi değişti. Kazanan ben oldum tabii ki ve yarım saat de olsa daha fazla vakit geçirmek için onunla terminale gittim. Görüşeceğimiz güne geri sayım yaparken geçmek bilmeyen zaman onun yanındayken niye su gibi akıp geçiyor ki. Bu kez daha bir zor geldi ayrılmak, çünkü sanırım daha çok alıştık birbirimize. Otobüsün kalkış saatini beklemeden "hadi git sen" dedi terminalin serin oluşunu bahane ederek, diretmedim. Sarıldım. Bir sonraki görüşmemize kadar idare edebilmek için uzun uzun baktım, sımsıkı tuttum ellerinden. Oysa arkamı döndüğüm an başladım bile özlemeye. Otobüse yetişebilmesi için koşarak, el ele girdiğimiz kapıdan tek başıma çıktım. Her şey kısıtlı diye mi bu kadar anlamlıyız birbirimiz için, bilmiyorum. Yaşlı birinin yüzündeki çizgiler gibi derinleşiyor her geçen gün bendeki yeri. Ona aşığım ve hislerimden adım gibi eminim. 

Cuma gecesi kuzenimin kınası sonrası tavuk alma eğlencesinde ilişki durumumdan haberdar olan kızlar grubu "Jandarmanın alayları koğuştur koğuştur, benim yarim jandarmada çavuştur çavuştur" şarkısıyla bana takılmayı da ihmal etmediler. Bu arada şarkı yerini buldu, çünkü sevgilim çavuşmuş lan.

Bana eli boş gelmemiş, ikili kahve fincanı seti hediye almış. Tatlım benim yaa. Artık bana hediye alan ve aldığı o hediye fincanlarla birlikte kahve içebileceğim bir sevgilim var. Bugünleri gördüm ya, çok şükür Allah'ım.

02 Mart 2013

Elimi tuttuğunda kalbime dokunabilen biri var.

Son günlerde telefonuma ve bilgisayarıma şarj, bana da uyku yetmiyor. Evet nihayet oldu. Güzel şeyler hiç beklenmedik zamanda olur dediniz dediniz gerçekten de hiç beklenmedik zamanda oldu olanlar. Hem de öyle beklenmedik bir zaman ki kolumda serumla hastanede aygın baygın yatarken. Canımın derdine düşmüş, hayatımda en son düşüneceğim şey aşk meşk mevzularıyken. Birilerinin sürekli "oluruna bırak, beklemeyince olacak bak görürsün" lafına hass... lan nereye olacak nereye? bi bok olmucak işte olmucak siz beni kandırıyorsunuz, bana acımayın, tesellinizi istemiyorum şeklinde Türk filmi tribine bağlıyordum durumu, ama içimden tabii. Sonra günlerden bir gün ki bu geçen hafta Salı gününe tekabül eder biri girdi hayatıma kapıyı çalmadan, ansızın. Hiç yadırgamadım, yabancılık çekmedim. Hayatıma girmesiyle benim "yok, artık ben böyle hissedemem bir daha, bunlar insanın hayatında bir kez yaşayabileceği şeylermiş, ben de yaşadım, bitti, görüp göreceğim budur" dediğim ne varsa hissettirmesi bir oldu. Birini ne kadar uzun süre tanıdığının cidden önemi yokmuş. Hissedecek oldun mu aylar, yıllar gerekmiyor. Hem aşk saniyenin binde biri gibi bir zamanda oluyormuş ya, ne yani bilmiyor muydunuz? Eheheh muhtemelen bilmiyordunuz çünkü şu an ben uydurdum. Evet blog. Galiba ben aşık oldum. Bu en son ki eski sevgiliden sonra her şeyiyle içime sinen, ona karşı bir şeyler hissetmek için tabiri caizse kendimi iteklemediğim, budur dediğim ilk insan, son olmasını diliyorum. Siz de dilerseniz iyi olur.

Mutluluk paylaşınca çoğalır lafına da takığım artık. Çok afedersiniz ama atalarımız bok yemiş bunu söylerken. Bence yok öyle bir şey. Ben ne zaman mutluluğumu birileriyle paylaşsam akabinde üzülürüm, illa bir terslik çıkar, olumsuz bir şeyler olur, yeni bir şey almışsam bir yerine bir şey olur falan. Mutluluğumun paylaşıldığında çoğaldığını hiç görmedim nedense. Aksine hep azaldı, bitti, yok oldu. Üzgünüm ama yüzümüze gülüp içten içe fesatlanan birileri var aramızda ve biz henüz kim olduğunu teşhis edemedik. Korkuyorum blog. Artık sahip olduğum mutlulukların göze gelmesinden korkuyorum. O yüzden bu kez sütten ağzı yanıp yoğurdu üfleyen biri olarak ser verip sır vermeyeceğim. Sadece artık kalbi çalınmış, ağzı kulaklarında, ayakları yere basmayan, şapşal şapşal gülen aşık bir kız olduğumu ve elimi tuttuğunda kalbime dokunabilen biri olduğunu bilin yeter. Gerisi yemeyip içmeyip ağ ören kaderime kalmış. Bana acıyıp "artık bu kızın yüzü gülsün ya, uğraşmayalım bunla" derse hep birlikte görürüz yaşanacakları. Aşk diyorum, ne güzel şey dimi blog!

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top