Salı günü problemli geçen reglim yüzünden büyük sözü dinleyerek sonunda hastaneye gittim. Normalde 14'lerde seyreden kanım 5.6 ya düşünce muayeneye diye gittiğim hastaneye yatışım kaçınılmaz oldu. Kontrol altında olmak şüphesiz ki iyiydi ama "Hamile misin? sorusunu duymaktan ve her yanımda hamile, düşük/doğum yapmış kadın görmekten içime fenalık geldi. Serumlar, iğneler ve ertesi gün de ev istirahatiyle neyseki haftanın en yoğun iki gününde çalışmaya yetiştim, Perşembe günü işbaşı yaptım. Benim için 8.hafta kötü başlamıştı ama güzel bitti. Maaşıma iyi bir zam aldım. Üstüne beni en az 2 ay ıvır zıvır işlerden kurtaracak stajyerin müjdesini duymak çok iyi geldi. Ama şüphesiz ki yüzümdeki şapşal gülümsemenin en büyük sebebi her türlü ilaca bedel kalp çarptıran duygular ve iş birlikçisi midede uçuşan kelebekler. Konumuz yine gönül işleri, yazımızın kahramanı yine bir erkek.
Hayat çok garip blog, erkekler de öyle. Bazen kendimi dünyadaki her şeye kafa tutacak kadar güçlü bir kadın gibi hissediyorum, bazen heyecanı göğüs kafesine sığmayan liseli bir kız gibi. Üstelik her iki duyguyu da yaşatan hep erkekler. Başta renkli geldiyse de bu durum, sonra sonra değişkenlikten yoruldum. Bir gün mutluluktan ayakları yere basmayan biriyken ertesi gün göz pınarlarında dokunsan akacak yaşlar biriktiren biri olmaktan yoruldum. Basit yaşamak istiyorum blog. Zor olmayan, fedakarlığa, mücadeleye değer bir ilişki ve duygularını yitirmemiş, birine bağlanmaya götü yemediği için "ben seni üzerim, sen daha iyilerine layıksın" demeyecek bir adam istiyorum. Yani olacaksa böyle olsun, olmayacaksa da artık bu işlerden çekeyim elimi eteğimi, becerebilirsem ne âlâ kapatayım kıyamete kadar kalbimi. Hem sen daha iyilerine layıksın da ne demek lan? Ben yemedim, buyursun o yesin der gibi. Siktir, korkak! Götüm yemiyor demiyor da!
Kendimi belli bir süre zarın ve kabuğun içinde sıkışıp kalmış, sonunda ancak hamurun bir parçası olmak için alabildiğine unun üzerine kırılıp özgür kalabilmiş bir yumurta gibi hissediyorum. Bir yanım umutlu, bir yanım endişeli. Hangisinin haklı çıkacağınıysa o her derde deva denilen lanet olası ilaç "zaman" gösterecek. O kadar doluyum, o kadar yorgunum ki bu gönül işlerinden buraya hiç bir şey yazmayıp susarak sayfalarca ağlasam anlar mısınız beni?