12 Ağustos 2013

Bazen siktir etmek gerek...

Aslında belkide hepimizin çok iyi bildiği bir şeyi ben yaşayarak öğrenmiş bulunuyorum ki; olayların ne kadar üstüne düşüp pipiriklenirsen o kadar yolunda gitmiyor, aksine daha çok terslik çıkıyor ve bir insana hak ettiğinden ne kadar fazla değer verirsen o kadar ağzına sıçıyor, net.

İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur derler ya ben bu söze de katılmıyorum. Önceleri fazla titiz, sorunların çok üzerine giden, kendini çok sorgulayan biriydim. Bu yüzdendir ki aslında sorun bile olmayan şeyleri sorun yapar, kafama takardım. En vahim olanı da insanlara kendimden fazla değer verir kendimi hep ikinci plana atardım. Bana göre hayatımdaki insanları mutlu etmek benim asli görevimdi ve ben buna kodlanmıştım. Sonra günün birinde yüksek tansiyonla hastaneye kaldırılıp, ölüme çelme takıp kendime geldiğimde dedim ki: "Napıyorsun kızım sen?". Bu soruya cevap bulmamla bambaşka biri olmaya başlamam bir oldu. Daha pozitif biri olmaya, sorun yaratmamaya, olur olmayacak şeyleri sorun etmemeye, aksine onları çözmeye yönelen biri olmaya başladım. Hayatımdaki insanları -ailem de dahil- hak ettikleri yere koyup, adamına göre muamele yapmaya başladım. Öyle ki gitmezsen, yapmaz etmezsen "ayıp olur" denilen şeyleri canım istemiyorsa, içimden gelmiyorsa yapmamaya başladım. Bu, toplumun bilincime yıllarca yüklediği ağırlıklardan bir anda kurtulup hafiflememi sağladı. He bu herkesten kopuk, asosyal bir hayat yaşıyorum, kimseyle görüşmüyorum falan demek değildi. Yok öyle bi şey. Lakin benim için kılını dahi kıpırdatmamış, benim hayatımda dayı, teyze, abla gibi bir ünvana sahip olmak dışında bana hiçbir katkı sağlamamış insanları önemsiz kategorisine taşıdım ve bu insanlar için kendimi yormamaya, hayatımı zorlaştırmamaya karar verdim. İyi ki de verdim amk. Kimse akrabalarını, kayın validesini, görümcesini, eltisini, şusunu, busunu sevmek zorunda değil meselâ. He sevmek zorunda olmadığımız insanları bazen saymak zorunda olduğumuz da bir gerçek. Ama bu, biz iyi niyetle yaklaşıp insanlık gösterirken karşımızdaki insanın bizi aptal yerine koyup ağzımıza sıçması hakkını onlara verdiğimiz anlamına gelmiyor. Bugün kimle dertleşsem hemen herkes hayatındaki insanlardan yakınıyor, özellikle de hayatında olmak zorunda olan fakat kendini mutsuz eden insanlardan. Ben gerekenlerle mesafe koyarak, gerekenlerle görüşmeyi keserek, hak edenler içinse elimden geleni yaparak kurdum dengeyi. Böylece o benim büyüğümdür deyip sevmediğim, samimi bulmadığım bir insanı saymak, ona zoraki gülümsemek, onunla aynı ortamda bulunmak, onun içinde bir şeyler yapmak zorunluluklarından kurtuldum.

Ben hayatın kıymetini daha iyi anlama fırsatı bulmuş, amaçlarını, hedeflerini, önceliklerini belirlemiş, gerektiğinde bencil olmayı öğrenmiş biri olarak hayatımı kendi doğrularıma göre yaşıyorum. Çünkü ne aile, ne eş-dost, ne arkadaş çevresi ne de şu "toplum" dediğimiz şey memnun edilebilir bir kavram değil. Birine doğru gelen şey bir başkasına göre yanlış, günah, ayıp bilmem ne. Herkes kendisinin farkına varıp, kendi kendine "ben her şeyden değerliyim" diyebildiği, insanları ve onların yaptıklarını, yapmadıklarını çok da kafaya takmadan yaşayabildiği sürece mutlu olabilir bence. Benimki bir hipotez sadece, deneyip sonucu görmek size kalmış!

Unutmamak gerek hepimizin sadece bir yaşam hakkı var ve yaşam denilen şey başkaları için yaşanmayacak kadar kısa.

Yanlışsam, düzeltin ;)

9 kişi "açılın ben doktorum" demiş :

  1. Öyle insanlar var ki sen müsadde ettiğin kadar tepene çıkıyorlar. Ömür törpüsü bunlar. Bir gün gelip kesip atıyorsun. İşte o vakit senden kıymetlisi yok. Çok iyi yapmışsın bence. Ömür törpüsü denilen tipler çoğunlukla akraba arasından çıkıyor malesef :(

    YanıtlaSil
  2. ben yazsam bu kadar yazardım :)

    gerçi çevremde o kadar çok genç bencil insan var ki insan geç anladığına üzülüyor doğrusu. yani biz hak edene hak ettiği kadar felsefesini geç uygulamaya koyduk amaaa neyse geçmişi açıp yaraları kanatmayakkk :)

    YanıtlaSil
  3. ayrıca akbalardan nefret ederim hele de otuz yaşımda bir çok akraba sandığım insanın sadecec annemin köylüsü öğrendikten sonra bir de onlara geçmişte ne kadar sevgi ve saygı dolu olduğumu hatırlayınca nefretim daha da çoğalıyor :)

    neyse hepsine harammmmmmm olsun !

    ayy ne sevgi doluyum de mi kızzz :))

    YanıtlaSil
  4. bazen değil hep siktir et demek lazım,özellikle karşılacağımız tüm olumsuzluklara inat.zaten hayat içinde belli bir km yapmış biri bunu reflex haline getirmiştir,,lakin işin ucunu kaçırmamak lazım ,siktiretizm'in :) overdose halide insan denen mahlükatı benmerkezci egoist bir vaka yapabilir.. :))

    YanıtlaSil
  5. @Vladimir bende bolca vardı o ömür törpülerinden ama kısa zaman önce hepsini shift+delete yaptım, şimdi benden rahatı yok ;)

    @Kibritci Kız kendim için yazdığım çoğu şey de seni de buluyorum ben zaten, benziyor hikayemiz... Benden sana gelsin sevgi dolu kibritçi ;)

    @deniz basmacı çok haklısın tatlım, bir de öyle bi sorun var di mi ;) sanırım ben o sınırı iyi koruyorum :)

    YanıtlaSil
  6. harika yazmışsın selocan..:) yüreğine sağlık..
    harika bir yaşam dersi. bu yazdıklarını başucuma koyup sürekli her gün okusam çok iyi olacak.senin kadar cesur olmayı çok isterdim. siktir etmek istedğim çok kişi var.bana biraz cesaret üfle selmacıım..:)
    sen başarmışsın. gerçekten bravo sana. bunu yapmak kolay değil..tebrik ve alkışlar sana..

    YanıtlaSil
  7. BAYRAM sonrası benim kafamıda bunlar dolduruyordu babamda sittir et kızım demişti bende kimse kalmadı baba demiştim.Sende öle diyosan bi düşünmek lazım bunu

    YanıtlaSil
  8. Ben de geç olmadığını düşünüyorum ama son zamanlarda yapmaya başladığım şey tam olarak bu. Ama ben daha ayıp olma kısımlarını tam aşamadım :) Yavaş yavaş ben de o seviyeye geleceğim. E gelmeliyim :)

    YanıtlaSil
  9. Ah selom nasıl doğru nasıl doğru, aslında en önemlisi elalem ne deri takmamayı öğrenmek. Yoksa yok akrabasıyla küs geçimsiz derler, yok hep sen mi iyisin derler diye düşünerek bile insan bazı salaklara daha fazla tahammül etmek zorunda kalabiliyor.

    YanıtlaSil

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top