21 Mart 2012

Kim seni bu kadar büyük sevecek?


Şimdi bir yığın gerçekleşmemiş hayal, kalp kırıklıkları, yanılmışlıklar ve yarım kalınmışlıklarla dolu her yanım. Elimi nereye uzatsam senden bir şeyle karşılaşıyorum. Henüz hazır değilim yüzleşmeye bu ayrılıkla. Hâlâ içimde sıcacık yerin. Kabullenemedim gittiğini. Öyle ki ben hâlâ her ayın 25'inde ay dönümünü kutluyorum bir İstanbul dönüşü otobüste bakışmalarımızla başlayan büyük aşkımızın. Sen gittin ama gölgen, kokun, kulağımda çınlayan sesin hâlâ bende. Bir de gülüşün geliyor bazen gözümün önüne. Gülümsediğinde yanaklarında beliren çizgiler, göz çevrendeki kırışıklıklar, arasını aldığın kaşların milimi milimine aklımda.

Filmlere konu olacak bir aşk hikayesiyken bizimki, ana haberlere gündem olacak bir cinayetle yitip gitti. Sebebinin daha tanıştığımız ilk gün gizlemeden söylediğim geçmişte yaşadığım evliliğim olmasıysa ne trajikomik değil mi?

İkimize de acıyorum. Ama en çok sana. Öyle ya ben yokum artık. Kim seni bu kadar büyük sevecek? Bir de uyumadan önce ya da sabah uyandığında içini kemiren vicdanın var di mi "ben ne yaptım" deyip hesap vermek zorunda kaldığın. Neyse ki benim öyle bir derdim yok. Hakkıyla sevdim ve hep de dürüst oldum hayatta dürüst olmanın kaybettirdiğini bile bile.

Fotoğraflar, hediyeler, çiçekler, aşk sözleriyle dolu not kağıtları sana geldiğimde evin her yanına yapıştırdığın. Bir de Şıpsevdi sakızlarının içinden çıkan ve kazık kadar boyuma rağmen biriktirdiğim "Love is" kağıtları. Senden kalan ne varsa bir sandık içine tıkıştırıp akan suya atasım var. Büyülerin çözüldüğü gibi belki çözülür içimdeki sana ördüğüm, gidişinle kördüğüm olmuş bağlar. Seni unutmayı istemiyor değilim. Sadece nasıl yapacağıma dair bir fikrim yok. Bir de henüz bu hatıraları atacak cesaretim. Sadece bana aldığın ilk hediye olan Eyfel tablon başucumdaki duvarda değil artık. Annem kaldırmış. Her gece uyumadan önce ve her sabah uyandığımda görüp ağlama krizlerine girmemden bıkmış olmalı. Kafayı seninle bozduğumu düşünmesini istemediğim için sormadım ben de.

Seni tanıdıktan sonraki ilk sensiz baharım bu, ayrılmasaydık evleneceğimiz. Ne umuyorken ne buldum, hayat işte. Ben çok büyük sevdim seni. O yüzden çok büyük acıttı bu ayrılık. Tepetaklak oldum gidişinle. Fena dağıttım, toparlayamıyorum. Her şeye alışıyor, her şey unutuluyor, ölümler, ayrılıklar bile kabulleniliyor da ne illet, ne acımasız, ne orospu bir şeyse şu "özlemek" bırakmıyor yakamızı. Bir insana edilecek en büyük beddua "beni özle" demek olmalı.

Soranlara söylemesi çok zor olsa da biz ayrıldık. Belki de bir daha inmemek üzere rafa kalktı telli duvaklı hayallerim. Kahramanıysa sen değilsin artık masalımın. Beğendiğim gelinlikte çoktan satılmış.

Şimdilik elveda aşka, başka bir baharda tekrar karşılaşabilirsek ne âlâ...

Follow Me on

6 kişi "açılın ben doktorum" demiş :

  1. çok çok çok güzel yüreğine sağlıkk

    YanıtlaSil
  2. "Belki de bir daha inmemek üzere rafa kalktı telli duvaklı hayallerim. Kahramanıysa sen değilsin artık masalımın. Beğendiğim gelinlikte çoktan satılmış"
    gelinliklerin en güzelini giyeceğinden eminim..
    sevgiler,
    zeynep..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler Zeynep, inşallah, bir gün...

      Sil
  3. Yeni takip etmeye başladım ama gerçekten güzel yazıyosunuz şu özlenen sevgiliye mektupları çok çok beğendimm süper...

    YanıtlaSil

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top