18 Haziran 2012

Mim - Takıntılar

Efendıığğğmmm gün geçmiyor ki blogır arkadaşlarımdan biri tarafından mimlenmeyeyim. Allah razolsun eksik olmasınlar tabe, blog dünyasında sevginin bir göstergeçidir bu mim olayı. Çok datlu izleyicim Kutsal Umay mimlemiş bu kez de. Egzotik kokulu oda parfümü şeklindeki teşekkürlerimi fışkırtıyorum. Bence bu mim olayı blogun trafiğinin artması, izleyicilerin bizi tanıması açısından çok faideli ve baştan sağılmaması gereken bir olay. Buyrun ahanda Ramazan pidesi gibi dumanı tüten yeni mimimiz: "Buyur burdan tanı" (canınız çekti dimi? mehehehe benim de çekti valla.)


Takıntıların var mı? Yoksa kim takar takıntıları sallamışım dünyayı modunda mı yaşarsın hayatı..

Şarkısı

Ben güzele güzel demem takıntısı olmayınca! Pehhh iğrençti biliyorum. Takıntısı olmayan kim var aramızda parmak kaldırsın? Yok di mi? Heh ben de öyle düşünmüştüm. Çünkü takıntısı olmayan insan yoktur bebeyımm. Olabilemez yani. He kimi buna batıl inanç der, kimi alışkanlık der, kimi takıntı der, kimi de entellektüel davranıp obsesiflik der. Neyse ne, hepsi aynı bokun laciverti. Ne çok takıntılıyım ne çok umursamaz. Ama ben takıntıları olan biriyim. Ancak bunlar benimle özdeşleşen şahsıma münhasır alışkanlıklar boyutunda. Hastalık boyutuna geçmeyen cinsten. Allah geçirtmesin. Amin. (En sonuncu eski sevgilim Obsesif Kompulsifti çünkü. Ay çekilir çile değil ya)

Kokular konusunda takıntılıyım. Duş yapamadığım gün, bi de pudralı koltukaltı deodorantımı ve Kenzo Leaupar'ımı sıkmadığım gün kendimi kötü hissederim. Yanımdaki kişi/kişilere arkadaşım, iş arkadaşım, annem artık kim varsa o anlık kurbanım ben ter kokuyor muyum yaaee? diye sorarım sürekli. Tabi kolumu kaldırıp gel kokla şeklinde değil. Ohaa. Sadece hani benden sana doğru rahatsız edici koku geliyor mu şeklinde. Bu konuda birkaç kez gırtlaklanmaktan son anda kurtulduğumu söyleyebilirim. Yeter artık Selooo mis gibi parfüm kokuyorsun, ter falan kokmuyorsun baydın yaa!! şeklinde isyan tepkileri zaten hep duyduklarımdan. Mihri, Mükü, Aslıcan ve annem en çok isyan çıkaranlardan. Koku bence kişilerle özdeşleşen şeylerin başında gelir. Bu yüzden hassasım bu konuda.

Balık, lahana, karnıbahar gibi yemeklerin kokusu pişen ortama yayılmışsa o yemekleri yiyemem. O yüzden evde balığa karşıyım. Lahana ve karnıbahar ise piştikten bir kaç saat geçip ev havalandırılmışsa yiyebilirim ancak. 

Çok ekstra durumlar dışında makyajımı temizlemeden yatmam.
 Zaten en çok parayı cilt bakım ürünlerime, parfümlerime ve deterjanlara veriyorum. 
Tırnaklarımı havalandırdığım dönemler hariç ojesiz gezmem. Kolumda saatim ve tırnağımda ojem yoksa kendimi çıplak gibi hissederim. 

Renkli bir alt giydiysem, düz renk bir üst giyerim ya da renkli bir üst giydiysem düz renk bir alt. Kıyafetlerimin renk ve tarz uyumuna dikkat ederim. Öyle ne bulursa üstüne çekip dışarı çıkan biri değilim, ayna karşısında döne döne bakarım şööyyleee bi kendime. Ben beğenip giydiysem de kimsenin ne düşündüğü kıçımda değildir.

Çamaşırları makinaya katlayıp koyarım. Yıkama bittiğinde silkeleyip sepette ya da sandalyenin üstünde bi süre bekletirim. Donlarım, pantolonlarım, havlular, örtüler vs. dışında her şeyi kıyafet askısıyla asarım. Böylece kırışmazlar, ipten alır katlar yerine koyarım ve ütüden yırtarım. İllaki ütü isteyen kumaş pantolon, gömlek vs. mutlaka ütüler öyle giyerim. Balkonum yeni çamaşır asıldığında küçük bir butik gibi oluyor. mehehehe :) Nevresim, havlu ütülenmeden kullanılmaz benim evimde. Yumuşacık hissi almam lazım kumaşta. He ütüye de kaynamış su koyarım. Çeşme suyu kullanmam kattiyyen. 

Mutfakta ister temizlik yapayım, ister yemek mutlaka önümde önlüğüm, başımda tülbentim vardır. Yalnız yaşayan biri olmama ve wc mi misafirlerim dışında yalnız ben kullanıyor olmama rağmen her gün yıkarım. İlla Cif kokacak o tuvalet-lavabo. Mutlu oluyorum abi. Evim dışında bir yerde wc kullanacaksam silmeden oturamam, çoğu zaman silsem de oturamam. Tutarım eve gelince yaparım.

Yatağımı, yastığımı kimseye vermem. Başkasının kullandığı havluyu bardağı kullanamam. Ailem bile olsa. Bu konularda aşırı takıntılıyım. Her gün kesinlikle çamaşır değiştiririm. Bir kere giydiğim tişört, elbise, çorap direk kirli sepetini boylar. Pantolonlar, etekler konusunda biraz daha insanlıklıyım. Kıyafetlerim giyilmekten değil, yıkanmaktan eskiyor zaten. :S

Sigara kokusundan nefret ederim. Sigara içilen bir ortamdaysam o kıyafetler hemen kirli sepetine girer, ben de banyoya. O saçlara sinen sigara kokusu kadar iğrenç bi'şey var mıdır yahuu!! Evimde sigara içilen tek yer balkondur. Evin içinde içirtmem. Keserim 62 TL'yi!! :) Yazın terlemeyi, kışın donmayı göze alıyorsanız buyrun balkonda içebilirsiniz. 

Çayımı şekersiz ve limonlu içerim. Sadece Coca-Cola içerim. Pepsi asla içmem. Buzlu çaylardan da sadece Ice-Tea. Öyle Nestea'ymış, Fuse Tea'ymış fasa fiso. Ağzıma sürmem.

İş yerinde yaptığım her işi dönüp kontrol ederim. Ama bana göre bu iyi bir şey. Operasyon işiyle uğraşan biri olduğum için aynı anda birden çok, hatta epey çook işle uğraşıyorum gün içinde. Geri dönüp kontrol etme takıntım sayesinde atladığım, unuttuğum bir şey olmuyor. Aceleyle yaptığım bir işte hata yapma ihtimalini de yok ediyor.  Bir yerde otokontrol sağlıyor ya da anımsatıcı oluyor bu yönüm. Kendi kendime sağlama yapmış oluyorum. Bir kargo poşetinden evrak almışsam içinde başka bir şey kalmış olma ihtimaline karşı poşeti ters çevirir çöpe öyle atarım. Bir mail gönderiyorsam ekini kontrol ederim, yazıcıya bir şey yolluyorsam sayfa ayarına illa bi bakarım falan filan. Ha bi de resmi bir evrak yazdırmıyorsam mutlaka müsvette kağıda basarım. Tek tarafı kullanılmış kağıtların çöp diye buruşturulup atılmasına karşıyım. 

Hayatımın her alanında düzenliyimdir. Evimde de işyerimde de dolaplarım, çekmecelerim her daim toplu ve düzenlidir. Ama canım istedikçe. Şöyle ki bazen tırnağımı sildiğim asetonlu pamuğu, kulak çubuğumu, saçlarımı taradığım tarağı olduğu yerde bırakırım. Bazen bulaşıkları da bir sonraki güne bırakabilirim. Yani canım istemiyorsa, yapacak enerjim yoksa takıntı olmaktan çıkabilir düzenli olmak. Bunlar istisnadır ve istisnalar kaideyi bozmaz.


Evde yerleri paspaslamışsam ya da halıları silmişsem kuruyana kadar üzerine basmam, bastırtmam. Yalnız yaşayan biri olarak bu şimdilik kavga çıkarmayan bir takıntı.

Özel hayatımda plan program yapamama takıntım var. Planlı yaşayan biri değilim. Böyle olmayı yaptığım her plana çelme takan kader sayesinde öğrendim. Spontane yaşıyorum. En güzelidir. En uzak planım bir sonraki gün içindir. Çünkü gerçekleştiremezsem, söz verip tutamazsam bu supercellma'ya yakışmaz.  Zorunlu olarak tatil, yıllık izin, düğün vesair durumları planlamak bile geriyor beni.


Yerdeki karo, kalebodur her neyse çizgilerine basamama takıntım var. Bu yüzden iki büyük bi küçük adım atarak yürürken sarhoş biri gibi hareket ediyor olmam söz konusudur.

Evden çıkarken geri dönüp tüm prizleri tek tek kontrol ederim. Saç düzleştiricim prizde değil tik, vantilatör değil tik, laptop değil ona da bir tik, tamam çıkabilirsin. Aaa dur ocağı kontrol et, vanayı kapat, kombiyi kapat. Balkon kapısını kontrol et kilitli mi değil mi? Tamam şimdi oldu, çıkabilirsin. 
Evet bi de yazdığım mim yazısında birilerini mimlemek gibi bir takıntım var. Kimlermiş onlar? Hadi hep birlikte öğrenelim.





   ♥ Rüzgar'a doğru ♥                 
   

Haydin rassssgeeleeeeeee :P


19 kişi "açılın ben doktorum" demiş :

  1. acılın ben doktorum:))
    evt cok bayat esprı olduda yaa sıgara olayına karsı olduğunu bılmıodum yaa tuhh ben ck severım sıgarayı yaa ama evde tabıı daha dıkkatlı oluo ınsan:)
    mımledım senı..sevgıler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mehehehe Doktor Biricit ameliyathaneden bekleniyorsunuz :D

      sen sev gulüm sen sev de bana geldiğinde sigara içeceğin zaman balkona kışkışlarım seni :) ee sen de idare edersin artık o kadann :P

      Sil
  2. hakkaten hastalık boyutunda değilmiş:p

    çizgilere basmadan yürümek çok acaipmiş superim nası beceriyosun onu:)

    bi de kontrol manyaklığı bendede var kilitlediğimi biliyorum hatırlıyorum o anı ama bi daha gidip kontrol ediyorum delimiyim acabaa?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok kızz deli falan değilsin, değiliz :)

      Ben bu alışkanlıklarımın hastalık olmadığını son ayrıldığım sevgilim sayesinde doğruladım. Çünkü o su katılmamış obsesifti :)

      Kendimize özgü huylarımız, alışkanlıklarımız elbet olacak, olmalı da. Bunlar sayesinde biz biz oluyoruz ki! bence :P

      Sil
  3. ben parmağımı kaldırdım. benim takıntılarım yok..:)duş almayıp traş olmadığım gün ben de kendimi azıcık kötü hissederim. ama bu takıntı değil..:) ne kadar zor bir insanmışsınız. kafamda oluşan imajınız :çok neşeli, şen şakrak, dost canlısı,komik bir insan. böyle bir insanın takıntılara bir tekme atıp savurması gerekir. :)
    ütüde çeşme suyu yerine kaynamış su ne farkediyor? orayı anlamadım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takıntılar çok neşeli, şen şakrak, dost canlısı,komik bir insan olmaya engel mi ki? Ben düşündüğünüz gibi biriyim zaten, neşeliyim, eğlenceliyim ve çok seviliyorum. Ama her insan gibi takıntılarım da var, en önemlisi de bunları paylaşmaktan çekinmiyorum...

      Kaynamış su ütünün içinde kireç oluşmasını ve ütü yaparken patır patır kum şeklinde kireç dökülmesini önler. Çünkü kaynayan suyun kireci dibine çöker Serkan Beycim...

      Sil
    2. teşekkür ederim verdiğin bilgi için Selma cıım.
      benim kafamda sanki daha çok stresli insanlarda takıntılar olur gibi bir inanç vardı.. yanlışmış.bak bu da benim takıntım olabilir.:)
      azıcık kızdırdım galiba.. uçan tekme gelmeden kaçayım ben.

      Sil
    3. Rica ederim Serkancığım :)

      Yok ya, bak ön yargın varmış bunu da kırmış olduk. Hayırlara vesile oldu bu yazı mehehehe :)

      Yok kızmadım, ben öyle kolay kolay kızan biri değilim, relaxx relaxx :)

      Uçan tekme yerine sevgilerimi gönderiyorum sana bademli magnum ferahlığında öpücüklerle :)

      Sil
    4. teşekkür ederim.. gönderdiğin güzel hediye için :)

      Sil
  4. :) Takıntı ama temizlik özünde hepsi.
    Asıl göze çarpanı çizgi meselesi bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. anlaşılmak ne güzel şey yahuu :) Teşekkürler Uyuşuk :) Evet seke seke yürüyorum yolda Angara havası oynar gibi :P

      Sil
  5. Aaaaaaaa kopyalayıp yapıştırsam kendi mimim diye yayınlasam olur yani. bu kadar mı aynı yaa! sadece cayın şekersiz kısmı olmadı bebişim çünkü ben en küçük bardakta bile 3 şeker kullanan biri olarak sana acı limonlu çayında mutluluklar dilerim. Sen beni anlatmışsın ben ne yazcam şimdi?
    valla kopyalayıp yapıştırsam kolum yorulmaz, gramı yalan olmaz. haa ben yalnız yaşamıyorum bi de Kenzo leubilmemne kullanmıyorum. bak 3 fark çıktı. gerisi hepiciği aynı. ohaa! kardeş diiliz di mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Al anacım al benden sana hediye tepe tepe kullan :D

      Kardeş olma ihtimalimiz var, ben çünkü bizimkilere hiç benzemiyorum karışmış olabilirim Astanede :P

      Sil
    2. Aaangi Astanede dogdun bakem sen? ben bizimkilere benziyorum da kardeşim bize pek benzemiyo bak, ya da acaba annem dogurup senin annene mi verdi seni? belki iyi para vermişlerdir. kıyamam:( aaa yok artık. ne hale getirdim durumu.

      Sil
    3. Bursa Zübeyde Hanım Astanesinde :)

      bi'şeyler olmuş kader ağlarını örmüş ama bak kavuştuk sonunda, size apla diyebilir miyim mehehehe :)

      Sil
  6. Bloğun abayıldım evden çıkmadan saç düzleşrici priz vs kontrol etmek aynen benimde takıntılarım arasında

    YanıtlaSil
  7. Aah eveet,evde pişen balığa sonuna kadar karşıyım ! Bu yüzden balık yiyemem ben,iğreniyorum kokusundan !

    YanıtlaSil

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top