Karganın henüz bokunu yemediği saatlerde işe giden biri olarak işe giderken öyle simit, poğaça falan pek alamayan genellikle iş arkadaşlarının poğaça ve simitlerine yavşayan Supercellmadan Selamlar Blogcum
Kahvaltı için bir şeyler alamıyorum çünkü ben işe giderken pastane ustası hamuru fırına daha yeni vermiş falan oluyor yani! Ancak yol üstünde bir yere uğrayıp alırsak alıyoruz arada bi. Geçen perşembe servisi kaçırdım, bunu fırsata çevirip hem kendime hem de iş arkadaşlarıma karaköy poğaçası alayım, sıcak sıcak çayla iyi gider dedim. Kent Meydanı'ndan otobüs kartıma yükleme yapıp az ileride bi pastaneye yöneldim.
Kasada duran adama "10 tane Karaköy" dedim.
"Hemen" dedi başladı tezgahtan alıp pakete koymaya. Bu ana kadar her şey normal.
"Ne kadar?" dedim.
"3 Lira" dedi. Uzattım parayı. Az önce poğaçaları tuttuğu eldivenli eliyle aldı parayı.
"Bi saniye onu geri verir misiniz" dedim. Hiçbir şey demeden geri uzattı parayı.
"Ben vazgeçtim almıyorum" dedim.
"Deli misin nesin ya! Dalga mı geçiyorsun?" dedi.
"Yoo gayet ciddiyim! Az önce poğaçaları tuttuğunuz eldivenli elinizle şimdi de parayı da tuttunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Ne kıymeti kaldı ki o eldivenin? İş mi yani?" dedim.
Sanırım sesimin tonunu epey yükselttim farkında olmadan -gerçi normal hali de pek kısık sayılmaz ya- adam işi kendi kapasitesince espriye vurdu: "Parayı temizliyoruz işte fena mı!" dedi. Yaptığı şeyin yanlış bir şey olduğunu düşünüp kusura bakmayın deyip utana sıkıla olayı toparlamasını falan bekliyorum ben bi de. Ne safım ya! Nasıl küfredesim geldi var ya o an! "O parayı sözde hijyen için takılan eldivenli elle tutmak da, yaptığınız şeyin yapılmaması gereken bir şey olduğunu bildiğiniz halde safa yatmanız da, bi de sanki ben terbiyesizlik etmişim gibi bana deli misin kızım sen? demek size hiç yakışmadı. Hijyenik pastane ya burası, bakın elimize eldiven geçiriyoruz, mamüllere elle temas etmiyoruz, itinayla çalışıyoruz imajı vardı kafamda burasıyla ilgili ta ki o eldivenle para pişti olana kadar! Allah size benim gibi gözü açık, sağlığını riske attırmayacak bilinçli ama size göre terbiyesiz müşteriler versin de en kısa sürede kilidi vurun dükkana. Ayıp ya valla ayıp! deyip çıktım. Ben adamla didişirken dükkandaki diğer müşterileri farketmedim, umurumda da değildiler zaten. Çünkü kahramanlık taslamak için yapmamıştım bunu. Bu aslında birçoğumuzun karşılaştığı ama ses çıkarmadığı bir durumdu, benimse asla sessiz kalamayacağım. Ben zaten cesur bir kızım, supercellmayım. Sadece karşımdaki "yaşı itibariyle adam" farkında olsun diye yapmıştım ama boşuna kıstım sesimi sabah sabah. Ne umutlarla girdiğim Pastane Uğur Dündar'ın Arena programında karşılaştığımız pislik yuvası imalathanelerden biri oluvermişti kafamda. Çünkü eldiven olayına dikkat etmeyen bir adam hamuruna mı dikkat edecekti? Polyannacılık oynayacak değilim hiç. Ben çıkarken adam dükkandaki diğer müşterilerin tavrımı doğruluyor ve hatta birkaçının alışveriş yapmadan gerisi geriye çıkıyor olmasından ötürü muhtemelen baya saydırmıştır arkamdan. Kulaklarım baya bi yandı. Hatta otobüse binince annemi ve ebemi arayıp soracaktım kulaklarınız çınladı mı diye de neyse siniri saman alevi gibi çabuk geçen biriyim unuttum gitti...
Kahvaltı için bir şeyler alamıyorum çünkü ben işe giderken pastane ustası hamuru fırına daha yeni vermiş falan oluyor yani! Ancak yol üstünde bir yere uğrayıp alırsak alıyoruz arada bi. Geçen perşembe servisi kaçırdım, bunu fırsata çevirip hem kendime hem de iş arkadaşlarıma karaköy poğaçası alayım, sıcak sıcak çayla iyi gider dedim. Kent Meydanı'ndan otobüs kartıma yükleme yapıp az ileride bi pastaneye yöneldim.
Kasada duran adama "10 tane Karaköy" dedim.
"Hemen" dedi başladı tezgahtan alıp pakete koymaya. Bu ana kadar her şey normal.
"Ne kadar?" dedim.
"3 Lira" dedi. Uzattım parayı. Az önce poğaçaları tuttuğu eldivenli eliyle aldı parayı.
"Bi saniye onu geri verir misiniz" dedim. Hiçbir şey demeden geri uzattı parayı.
"Ben vazgeçtim almıyorum" dedim.
"Deli misin nesin ya! Dalga mı geçiyorsun?" dedi.
"Yoo gayet ciddiyim! Az önce poğaçaları tuttuğunuz eldivenli elinizle şimdi de parayı da tuttunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Ne kıymeti kaldı ki o eldivenin? İş mi yani?" dedim.
Sanırım sesimin tonunu epey yükselttim farkında olmadan -gerçi normal hali de pek kısık sayılmaz ya- adam işi kendi kapasitesince espriye vurdu: "Parayı temizliyoruz işte fena mı!" dedi. Yaptığı şeyin yanlış bir şey olduğunu düşünüp kusura bakmayın deyip utana sıkıla olayı toparlamasını falan bekliyorum ben bi de. Ne safım ya! Nasıl küfredesim geldi var ya o an! "O parayı sözde hijyen için takılan eldivenli elle tutmak da, yaptığınız şeyin yapılmaması gereken bir şey olduğunu bildiğiniz halde safa yatmanız da, bi de sanki ben terbiyesizlik etmişim gibi bana deli misin kızım sen? demek size hiç yakışmadı. Hijyenik pastane ya burası, bakın elimize eldiven geçiriyoruz, mamüllere elle temas etmiyoruz, itinayla çalışıyoruz imajı vardı kafamda burasıyla ilgili ta ki o eldivenle para pişti olana kadar! Allah size benim gibi gözü açık, sağlığını riske attırmayacak bilinçli ama size göre terbiyesiz müşteriler versin de en kısa sürede kilidi vurun dükkana. Ayıp ya valla ayıp! deyip çıktım. Ben adamla didişirken dükkandaki diğer müşterileri farketmedim, umurumda da değildiler zaten. Çünkü kahramanlık taslamak için yapmamıştım bunu. Bu aslında birçoğumuzun karşılaştığı ama ses çıkarmadığı bir durumdu, benimse asla sessiz kalamayacağım. Ben zaten cesur bir kızım, supercellmayım. Sadece karşımdaki "yaşı itibariyle adam" farkında olsun diye yapmıştım ama boşuna kıstım sesimi sabah sabah. Ne umutlarla girdiğim Pastane Uğur Dündar'ın Arena programında karşılaştığımız pislik yuvası imalathanelerden biri oluvermişti kafamda. Çünkü eldiven olayına dikkat etmeyen bir adam hamuruna mı dikkat edecekti? Polyannacılık oynayacak değilim hiç. Ben çıkarken adam dükkandaki diğer müşterilerin tavrımı doğruluyor ve hatta birkaçının alışveriş yapmadan gerisi geriye çıkıyor olmasından ötürü muhtemelen baya saydırmıştır arkamdan. Kulaklarım baya bi yandı. Hatta otobüse binince annemi ve ebemi arayıp soracaktım kulaklarınız çınladı mı diye de neyse siniri saman alevi gibi çabuk geçen biriyim unuttum gitti...
tebrik ederim bende çoğu zaman bu durumla karşılaşıyorum kesinlikle sessiz kalınmaması gereken bir durum
YanıtlaSiltşkler :)
Silsüpersin :))))
YanıtlaSilgaliba :P
SilBiz de sınıf arkadaşlarımızla çoook eskiden tarihi geçmiş ürün satıyor diye bir marketi şikayet etmiştik denetlemeye gelmişlerdi...
YanıtlaSilBöyle durumlarda sessiz kalmamak gerek..
ahan da kendim gibi birini buldum oley oleyy :)
SilGerçekten çok iyi yapmışsın.Kesinlikle haklısın ! Ben de uzun zamandır dışarıdan bir şey almamaya dikkat ediyorum,çünkü güvenemiyorum !
YanıtlaSilzamansozleri.blogspot.com
teşekkürler caniko :)
Silvalla ne diyiim adının hakkını sonuna kadar veriyosun. supercellma sın sen az bile yapmışsın hehe. sustukça tepemize biniyo bunlar ohhhh olsun onlara
YanıtlaSileh işte elimden geldiğince, dilim döndüğünce :)
Silkonunun gidişatına göre ışın gözleriyle adamı 2 ye ayıracağını düşünmedim değil hani. Ama böylelerine o bile az. Senin kendin gibi sabrında süpermiş. Ben olsam daaşş yokmu la daaşşş diye aranırdım sağda solda.
YanıtlaSilSenin konuna başlıyorum ahanda şimdi :))
valla haklısın galiba, küfretmediğime ve adama kafa göz dalmadığıma göre hakkat sabırlıyım ben :D
Silhttp://kantemori.blogspot.com/2012/06/supercellma.html
YanıtlaSilbuyrun efemmm :))(=())
ne diyeyim ki kelimelerim kifayetsiz, bayıldım yaa bayıldım!!!
Silben olsam yapamazdım. ama bir daha böyle bir durumla karşılaşırsam aklıma geleceksin ve belki de bir cesaretle yapacağım kim bilir.
YanıtlaSilsupercellma yapmış ben de yapabilirim, evet evet yapabilirim şeklinde :)
Silcanım mimledim seni:)
YanıtlaSilgördüm gördüm :)
SilUykum kacti sayende yaa:)
YanıtlaSilNiye guldurdun beni gece gece:)
Cok iyi yapmisin helal olsun sana bi kere daha sevdim seni:)
Allah razolsun sev beni :)
Silsevilmeye ihtiyacım var benim eheheheüeüe :D