19 Mayıs 2012

Olmayınca Olmuyor

Saat gecenin 2sini geçiyordu. Telefonun mesaj sesine uyandım. Öyle uykusu çok ağır biri değilim ama mesaj sesine uyanacak kadar tilki uykusu da uyumam. "Yoldayım, arabada Halil Sezai çalıyor, bu adamı ne zaman dinlesem aklıma hep sen geliyorsun, seni çok özledim". Gözlerim yarı açık okudum mesajı, numara kayıtlı değildi ama kim olduğunu biliyordum. Cevap yazsam uykum bölünecekti. Zaten bu aralar sabahları uyanmakta zorluk çekiyordum. Yazmadım bir şey. Örttüm üstümü uyumaya devam ettim. Tam dalmışım ki bu kez telefon çaldı. Yine o. Açtım "Mesajımı okuduğunu biliyorum, cevap vermeyişinin sebebini de. Ama sesini duymak istedim" dedi. Oysa ben alo bile dememiş, hiç konuşmamıştım. Nefes alışını duymak bile yetiyor, sesini duymayı bile haketmiyorum, biliyorum dedi. Zor tuttum kendimi tamam ben seni affettim, artık kendi suçlamaktan vazgeçebilirsin, unutabilirsin beni demek için.

Onu tanıdığımda yeni boşanmıştım. En dipte, en karamsar ve hayatla en çok savaştığım günlerdi. Umutsuz, yılgın, yorgundum. Evet o zaman da güzeldim ama şimdiki kadar önemsemiyordum ne giydiğimi, ne saçımı, ne başımı. İki çocuk doğurmuş orta yaşlı bir kadın gibi görünüyordum ve daha kiloluydum üstelik. Mutluluğu sadece hayatıma girecek bir erkeğe bağlayacak kadar çaresizdim, her şeye kırılacak kadar hassastım ve çokta güçsüzdüm. O bana hep el uzattı, hep en sevdiğim şekilde yanaklarımı sıkarak sevdi beni, saçlarımı hep okşadı ve olduğumuz her yerde, etrafımızdaki onca insana rağmen her istediğinde sarılıp öptü beni.

Birkaç kez buluşmuştuk. Tam ne kadar sürdü bilmiyorum. Son görüşmemizde çok gülüp konuşmuştuk. Eve bırakmıştı beni ve ben daha eve girerken aramıştı. Her şey yolundaydı bana göre ya: "Doyamadın galiba daha şimdi ayrıldık" deyip gülerek açmıştım telefonu. O ise "Biz olamayız biliyorsun" dedi. Haklıydı. Cevap veremedim. O hayatına birini sokamayacak kadar yoğundu ve hayatı yeni birine, aşka yer açamayacak kadar doluydu. Hemen herkesin söylediği o klişe lafları sıraladı ardı ardına "Sen mükemmel birisin, çok tatlısın, çok iyisin. Hayat seni hep üzmüş hep acıtmış. Bense vurdumduymaz biriyim. Kimseye hesap veremem, kimseye bağlanamam. Devam edersek, sevgili olursak ben seni üzerim, ama bunu hiç istemem. O yüzden bitsin", dedi. Telefonu açarken yüzümdeki gülümseme yerini yavaşça asık bir surata ve gözyaşlarına bıraktı. Yutkunamadım. Tek hatırladığım "korkağın tekisin" deyip telefonu kapadığım.

Uzun zaman halimi hatırımı sorar mesajlar attı bana. Olmayacağını biliyordum cevap vermedim hiç. Bir süre sonra o da yazmaz oldu. Çok zor oldu ondan vazgeçmem. Bazı insanlar vardır ya çok kısa sürede büyük yer ederler içinizde. O da öyleydi. Böyle böyle bitti.

Ta ki geçtiğimiz yıl bir Temmuz günü karşılaşana ve bir zamanlar beni "ben seni üzerim diyerek" elinin tersiyle iten o adam yıllardır görmediği yeni bana aşık olana dek. Görüştük. Ama aradan geçen 3 yılda çok şey değişmişti. En önemlisi de rollerimiz değişmişti. Ben koca bir aşk sıkıştırmıştım o yıllara dolu dizgin yaşanan. Bir adam daha eskitmiştim hayat hikayemde. Ve artık vurdumduymaz olan, gönlünce yaşayan, kimseye bağlanamayan bendim. Bir zamanlar benim onu istediğim gibi beni isteyen, benim onu arayıp sorduğum gibi arayıp soran, ilgilenense oydu. Bendeki gözle görülür değişimdi onu bana çeken. Bunu anlamamak için aptal olmamak yeterliydi. Çok zeki olmaya gerek yoktu. Ama benim de kapattığım bir sayfayı tekrar açmaya pek niyetim yoktu. Dış görünüşüm için bana gelen bir adamın da hiç şans yoktu. Zaten denenmişi denemek zaman kaybıydı, pişmanlık getirirdi. Hayat aynı kişiye ikinci bir şansı verdirmeyecek kadar da kısaydı. O beni çok üzdü ama ben bana yaşattığının aynısı ona yaşatmadım. Ona acı çektirmedim. Çünkü ben gerçekten iyi biriydim. Anladım ki aslında bu sefer bitmişti her şey. Bir iz bırakan adam hikayesi de böyle saçma sapan bitmişti içimde.

İşte ben bunları hatırladım sesini duyduğumda. Hiçbir şey hissetmeden, tepki vermeden dinledim. Telefonu kapattığımdaysa geriye yine yastığa kapanıp uyumak kalmıştı.

6 kişi "açılın ben doktorum" demiş :

  1. ne yazık ki insanlar dış görünümü önde tutmak gibi bir yanlış yapıyorlar..
    haklısın denenmişi tekrar denemek anlamsız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi dış görünüşte önemli, ama bir zamanlar yığınla bahane uydurup arkasına saklandığı ve istemediği kişiye yıllar sonra aşık olması gerçekten büyük riya. Böylelerine şans mans yok!

      Sil
  2. "Denenmişi denememek"

    Sanırım en güzeli bu :))

    YanıtlaSil

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top