İşten çıktım hemen markete gidip alışveriş yaptım. Ordan fırına. Bol yumurtalı, bol susamlı sıcacık ramazan pidesi aldım, doğruca evin yolunu tuttum. Dağınık biri değilim, her an biri gelir diye evi hep derli toplu bırakırım, yine öyleydi, ev derli topluydu Allahtan. O yüzden evi toplamakla vakit kaybetmedim hiç. Üzerimi değiştirdim, serinlemek için elimi yüzümü yıkayıp, önüme önlüğü, başıma tülbentimi takıp direk mutfağa girdim.
Annem yemekte azı bilemez. Bolca yapar hep -Ramazanda yenilmiyor yaa- denmesine rağmen. O yüzden ona iftara gittiğimizde mutlaka yanımıza paket servis yapar sevdiklerimizden. Ben önceki akşam annemin iftar davetinden kalan hemen böyle ele alıp yenmelik minik dolmaları nasiplendim. Önden bir çorba, arkadan da bir kavurma makarna yaparım eh daha ne olsun dedim kendi kendime. Çalışan insanın hafta içi iftar masası ancak bu kadar olur. En azından benimki. Hafif olsun diye yoğurt çorbası yapmaya koyuldum. Bir yandan da salatayla kavurma makarna yaptım. Annemlerin manavın karpuzları öyle güzel ki üşenmiyorum onlara gittiğimde taa oralardan benim eve karpuz taşıyorum. Yazın karpuz eksik olmaz benim dolaptan. Hemen koca bir salata tabağına dilimleyip attım buzdolabına. Eve taşınalı bir yılı geçti ama düne kadar hiç yapmadığım bir şeyi yaptım dün. Küçük balkonuma taşıdım kırılabilir mutfak masamı. Sildim güzelce. En sevdiğim gelincik yemek takımımı yerleştirdim masaya tam tekmil. Bardakları doldurdum buz gibi sularla. Kaselere yoğurt çıkardım dolmalar için. İçecekleri mutfak camının mermerine yerleştirdim, misafirim ne isterse ondan servis yaparım diye. Sık sık da saati kontrol ettim iftara yetiştirebilmek için. Çünkü 1 saat gibi bir vaktim vardı her şeyi hazır edebilmek için. Neyse ki yetişmiştim. İftara 3 dakika kala tüm sofra tamamdı.
Yalnız yaşamaya başladığımdan bu yana ilk kez iftara misafirim gelecekti dün akşam, gelseydi. Gelmedi. Haber bile vermedi üstelik gel/emeyeceğini. Onca hazırlanma, onca heyecan, koşturmaca boşuna yapıldı. Ben çünkü ne olsa yiyiyorum tek başımayken. Birkaç dilim karpuz, biraz beyaz peynir, bir sürahi su en iyi yemek benim için. Misafirim için hazırlamıştım elimden gelenin en iyisini, yaptığım her şeyi. Gelmedi. Asıl üzüldüğümse gelmemesi, gelmeyeceğini haber bile vermemesi değildi aslında. Balkon masasındaki yalnızlığımdı, yapayalnızlığım...