29 Nisan 2012

Çabuk yorulurmuş koşarak giden, tıkanırmış zamansız

Senden uzaklaşmak için yazdıkça, aslında sana daha çok bağlandığımı anladım. Kelimeler beni senden uzaklaştıracağına daha çok sana itiyordu sanki. Yazdım, yazdım. Günler, geceler boyu durmaksızın yazdım. Güneş kim bilir kaç kere doğup battı üzerimden. Kim bilir kaç yaprak eskitti takvimler. Seninleyken durmayan, sensizken geçmeyen zaman denen kavram yok oldu benim için. Artık her gün aynı. Her saat, her dakika birbirine eşit. Kimi zaman aydınlıklar aldı, kimi zamansa karanlıklar yordu gözümü. Umursamadım. Duymadan, görmeden, içimden geldiği gibi yazdım. Umarsızca harcadım kelimeleri uğruna. Yazmayı bırakıp bir an durup soluklandığım anda ise farkettim ki bir adım bile öteye gidememişim, büsbütün sendeyim hala.

Hep derdin ki: "Ben koşmak istemiyorum. Koşarsak çabuk yorulur, çabuk tükeniriz. Ben yavaş yavaş ama yol katederek emin adımlarla yürümek istiyorum seninle bu yolu." Meğer ne kadar doğruymuş söylediğin. Çabuk yorulurmuş koşarak giden, tıkanırmış zamansız. Ah bir becerebilseydik yorulmadan ilerlemeyi. Rüzgâra karşı yürüyüpte avcunun içiyle korur gibi bir mum alevini keşke koruyabilseydik ilk günkü heyecanımızı, günden güne büyüttüğümüz sevgimizi sevgilerin sahteleştiği bu zamanda. Yapamadık. Herkes her istediğini yapacak, her hayalini gerçekleştirecek olsaydı oooohooohh... Başrolünü sen yaptığım milyonlarca hayalim gerçek olurdu. Şimdi ne çok şey var yarım kalan. Lisedeki tiyatro koçum: "Oyunu batıran da, yücelten de daima başroldür" demişti. Yaşayarak öğrendim bu sözün altındaki hakikati. Şimdi figüranlarla devam ediyor bir zamanlar başrolü sen olan hayat oyunum. Perde kapanana dek daha çok replik sarfedilecek uğruna, daha çok ışık karartılacak, daha çook kırmızı fona yer verilecek ayrılığımızın anlatıldığı sahnelerde ve daha çok hıçkırık yankılanacak uğruna. Yazık ki ne görecek, ne duyacaksın bunların hiçbirini. Belki de kimse umursamayacak, kimse dinlemeyecek, kimse izlemeyecek zaten. Belki gelenler de oyunun sonunu beklemeden terk edecekler. Olsun ben hayatımı tümüyle değiştiren bu büyük aşka vefa borcum olarak dökeceğim her şeyi satırlara, hepsini ben yazıp, ben oynayacağım ve ben alkışlayacağım ikimizin yerine.

Bir zamanlar aşk kokan şarkılar yerini ayrılıklara, özlemlere, melankoliye bıraktı iyice. Kendimden utanmasam abartıp arabeske bağlayacağım. Yok lan şaka o kadar da değil. Hem bizimki sözde anlaşmalı ayrılık ya senin tabirinle. Arabesk yakışmaz bizim durumumuza. Hem o da ne demekse. Anlaşmalı ayrılıkmış. Anlaşacak olsaydık ayrılmazdık. Ne kadar aptalca. Bazen ortaya çıkıp sana üç beş satır mesaj gönderdiğimde sanki benimle hiç sevişmemiş, beni hiç sevmemiş, hatta beni hiç tanımamış gibi davranıyorsun ya bana da öğretsene öyle davranmayı. Ay pardon genetik bir özellikti değil mi o. Tüh ben senin gibi kararsız, umursamaz, vurdum duymaz olamayacağım. Neyse ben bıraktım artık anılarınla sidik yarıştırmayı. Boşa kürek çekiyormuşum çünkü. Farkettim ki sana dair ne varsa tıkıp bir valize alıp başımı gitmek için çırpınıp yorulduğum, uzaklaştığım da sensin, gidip gidip yorulup dinlendiğim de. Senin geçmiş dediğin şey geçememiş daha bende. Ama hayat devam ediyor. Bir gün geçecek illa ki. O gün senin ismin de benim için bir şey ifade etmiyor olacak. Bak 25 Nisan 2. yıldönümüzdü onu bile hatırlamadım. Daha neleri unutucam, neleri hatırlamıcam. Bekle de gör.

8 kişi "açılın ben doktorum" demiş :

  1. Vol2 den sonra ben yatmışım sen döktürmüşsün!..

    Gecenin bir vakti sarmışsın yine karşı cinse :)

    Neyse umarım pazarın iyi geçiyordur

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gece oluyor zaten bana ne oluyorsa :) güzel bir pazar günü geçirdim, çarşamba ameliyat olacağım öncesinde moral oldu :/

      Sil
  2. yeni okuyabildim canım :(
    yine inciler dökülmüş, ağzına sağlık..
    sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ara ara yazmak iyi geliyor, doldukça içim yazıp rahatlıyorum... Hazmedemediğim terkedilmeye ithafen :(

      Sil
  3. Üzüldüm çok üzüldüm. Nasılda kolayına becerebiliyorlar unutmayı. Hatırlamak bizemi mahsus merak ediyorum..

    YanıtlaSil
  4. "Senden uzaklaşmak için yazdıkça, aslında sana daha çok bağlandığımı anladım"
    Farkında olmadan bıraktın aslında o'na ait olan izleri. Her bir cümlende sakladın, o'na söyleyemediğin tüm kelimeleri. Kim bilir, belki de hiç o'ndan uzaklaşmak istemiyordun..

    Tesadüfen denk geldim bu yazına. Gerçekten etkili olmuş.
    Kalemine, yüreğine sağlık..

    YanıtlaSil
  5. Yazılarınızı gityat.com ‘ da da paylaşabilirsiniz, kendi kanalınızı kurup sitenizi tanıtabilirsiniz. Paylaşımlarınız kullanıcılar tarafından oylanabilir ve yorumlanabilir, sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.

    YanıtlaSil

Hoopp birader baksana bi'!

Bu blogdaki tüm yazılar ve bazı görseller (alıntı olanların URLsi belirtilerek) supercellma tarafından eklenmiştir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. maddesi gereğince kopyalamak, ticari amaçla kullanmak, yazar ismi belirtilmeden alıntı yapmak ve link vermeden kullanmak dahi suçtur. Aksini iddia eden varsa yolarım. Her türlü pisliği de yaparım. Hee akıllı olun canımı yiyin. Emek hırsızlığına karşı destek ve Emeğe Saygı lan. Dirsek çürütüyoruz burda...!!

 

supercellma Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review

back to top