Yaşasın artık evden çıkarken bana da günaydın diyen biri var ^.^
1 yıl + 4 ay + 8 günlük yalnız yaşamım 9 Eylül Pazar akşamı yeni bir ev arkadaşıyla renklendi: Bir maabbet kuşuyla. Evde bambu çiçeklerim ve bazen banyoda gördüğüm hamam böcekleri dışında benden başka canlı bir varlık yoktu. Arada sırada picama partisine, aleme ve kafa dinlemeye gelen arkadaşlarımı, misafirlerimi ve kendime bakmadığımdan şikayet edip insan gibi yemek yiyeyim diye haftada bir baskına gelip bana birkaç günlük yemek yapıp giden annemi saymazsak tabi.
Ben aslında bir kedi istiyordum ama yalnız yaşıyorum, çoğu akşam iş çıkışı geç geliyorum, hayvancağız evde koca gün yalnız sıkılır, bi de oraya buraya işer, sıçar falan diye vazgeçtim. Kuşu bi arkadaşım doom günü hediyesi olarak aldı. Aslında sapsarı bir kuş bekliyordum ama bana getirmek için bulunduğu kafesten çıkarırken kanadını yaralamış. O kadar da "sağ salim getir bak kafanı kırarım" diye tembihlemiştim oysa ki. Anlıcağın sayın okuyucu benim şansıma bu kuş düştü. Kuş henüz üç aylık, yani daha bebe. Cinsiyetini bilmiyorum ama sanırım dişi. Çünkü çok cakcaklıyor. "Adını Feriha koydum" diye iğrenç bi espiri yapmıcam Pinto koydum. Bir nevi evrene gönderdiğim "yüzünde gözün varsa Pinto'nun gerçeğini de en kısa sürede gönderiver bi zahmet" mesajı bu. Pinto ilk iki gün hiç ötmedi. Arkasından köpek kovalamış da demirlere tırmanmış çocuk gibi kafesin demirlerine tutunup durdu.
Evde muhabbet kuşu besleyen arkadaşlarım kraker, salata, çekirdek içi ve havuç da ver, çok sever dediler. Ben de ek besinlere 6.aydan sonra başlayacağız, doktorumuz öyle önerdi dedim. Daha nerelerde gezinip şebeklik yapacak bekleyip göreceğiz sayın okuyucu. Şimdilik bu kadar. Gittim ben!
Kuşun kuş gibi davranmamasına en fazla iki gün dayanabilen ben üçüncü gün "Eeeeh yeter be ne biçim kuşsun sen, evde ses olasın, bana arkadaş olasın diye aldım seni, öyle yeni gelin gibi süzülesin diye değil" dedim. Kafesin içine elimi sokup kavga dövüş, bağırış çağırış dışarı çıkardım. Büyükle büyük, çocukla çocuk olan ben bu kez kuşla kuş oldum. Onu avucumun içine alıp kendini yırtar gibi cakcaklamasına ve parmağımı gagaklamasına karşılık ben de en yüksek sesimle bağırarak "Sevgili Pinto ben senin ev arkadaşınım, hem senin manevi annen sayılırım, benden korkmana gerek yok, ben dostum, ben iyiyim, normal olmasam da ben bi dünyalıyım, tamam beni sevmek zorunda değilsin ama... diye saçma bir cümle kurmucam tabii ki beni sevmek zorundasın! Sana yatacak yer, altından olmasa da tüylerin gibi yeşil güzel bir kafes, meyveli yem ve su verdim. Üstelik su çeşme suyu değil, cici su. Daha n' istiyorsun? Hem ananeni benden daha çok sevdiğini de farkettim. Ona ıslık çalar gibi sesler çıkarıp sürekli tepesinde uçuşuyorsun, ama uyandırayım o misafir. Yani o gidici, ben kalıcıyım. Ona göre davran. Benim tepemi attırma bak seni kedilere yem ederim. " şeklinde başı güzel sonunu tehdite bağladığım kısa bir konuşma yaptım. O gün bugündür sabahları onun cikcikleriyle uyanıyorum, akşam eve onun cikcikleriyle giriyorum. Anlaşılan konuşma işe yaramış.
İlk zamanlar hareket etmediğinden şikayet ediyordum, şimdilerdeyse her akşam eve geldiğimde kafesin etrafındaki tüle rağmen metrelerce öteye savurduğu tüylerine, her bi tarafına sıçtığı kafesine böğürüyorum. Benden torun sahibi olamayacağını kabullenen annem torunu niyetine muhabbet kuşumu bağrına bastı. Bir de ben Pinto diye seslendikçe "bari kız ismi koysaydın apartmandakiler de eve erkek aldın zannedecek, gelip Pinto arayacaklar" diyor. Çok da umurumda sanki apartmandakiler.
Pinto artık her akşam evde kısa bir tura çıkıp konabileceği yeni yerler keşfediyor. Önce Brooklyn Köprüsü müdür nedir tam olarak çözemediğim tablonun üzerini buldu. Sonra erkek kardeşimle benim fotoğrafımı keşfetti ve son olarak da gerçek Pinto'nun posterini.
Bi akşam da dışarıdan bir kuşla karşılıklı ötüşüp durdular. Sanırım sevgilisiydi. Kuş kadar olamadım aq.
hayırlı olsun,iyi soluk getirmiştir eve.Nasıl bugünlerde Pinto peki?:)
YanıtlaSilHayırlı olsun.. Uğrur getirdikleri söylenir hatta.
YanıtlaSilTesadüfe bak ki benim de bir kaç gündür muhabbet kuşum oldu. Bir gece aniden camdan içeri girdi, apartmandakilere ve yandaki apartmandakilere sordum kimsenin evinden kuş kaçmamış. Böyle geldi yeşil sarı kuş beyler evimize. Gittim bir kafes satın aldım ve adını Charlie koydum. Dişi olaydı adını Feriha koyucaktım, ama değildi.. İşin tuhafı evde iki kedi var bizim. Kediler de pek benimsediler kafesteki ev arkadaşlarını .. Ama kedi bu inanmıyorum masum hallerine bir kıstırsalar sevgi mevgi kalmaz eminim :)