Hani AVM'lerde, lunaparklarda falan pörtleyen kafalara tokmakla vurma oyunu var ya. Sanki sorunlarla o oyunu oynuyor gibiyim şu aralar. Birine vuruyorum diğeri pörtlüyor, ötekine vuruyorum bir diğeri.
Geçenlerde bloga veda etmek kararımla haberdar oldunuz hayatımda bir şeylerin ters gittiğinden. Ardından Facebook'umu dondurduğumu bildirdiğim bugünkü yazımdan. Evet bugünlerde canım sıkkın, bazı insanlara o oyundaki tokmaklarla dalasım var. Ben daha zorlarını, daha ağırlarını yaşadığım için biliyorum ki bu olayların da üstesinden geleceğim. Ve biliyorum ki bir süre sonra gündem olmaktan çıkacağım, insanlar başka şeylere, başka kişilere döndürecekler dikkatlerini. Ama sanırım o vakit gelene kadar göğüs kafesimdeki daralmalar devam edecek, ben de "sabır" çekmeye. Ve 1,5 yıldır en iyi bildiğim şeyi yapmaya devam edeceğim:
"İnsanların kötü olan şeyleri düşünmesine engel olamayacağım için söyleyeceklerini de umursamayacağım. Mutluluğuma, düzenime, huzuruma, kısacası sahip olduğum hayata zerre kadar katkısı olmayan insanların hayatımdan avuçla götürmesine izin vermeyeceğim."
Ben öyle bir şeyleri çok kafaya takan biri değilim aslında. En azından hayatımı kendim üzerine, kendime değer vermek üzerine kurduğumdan beri değilim. Geleneksel biri hiç değilim. İnsanlar desin diye ne istemediğim bir şeyi yaparım, ne de demesin diye yapmaktan vazgeçerim. Yani umursamazım denebilir. Ama son zamanlarda yaşadığım, günden güne daha da çirkinleşip üzerime üzerime gelen olaylar hakkaten kafaya takılmayacak, umursanmayacak cinsten değil. Bırakıp gitmek isteğim bir kaçış da değil aslında, bir pes ediş de değil: muhatap olmamak, gereksiz insanlarla vakit kaybetmemek isteği sadece.
Hem ben siktir etsem de annemin, sevdiklerimin aynı umursamaz tavrı gösteremediği, ağzı torba değil ki büzesin dediğimiz insanlara karşı cevap veremedikleri bir gerçek. Verilecek cevapları olmadığından mı? Asla. Ağız dalaşına girmek istemediklerinden. Hem boşuna mı demiş sevgili Bob Dylan "Asla bir salakla tartışmayın.. Çünkü dışarıdan bakanlar hanginizin salak olduğunu anlamayabilir" diye. Şimdilerde tek derdim annem ve ailemde "beni sevenlerin" üzülmemesi. Çünkü onlar biliyor beni, ne olduğumu, kim olduğumu, doğrularımı, yürüdüğüm yolumu. Her şeye ve herkese rağmen yanımdalar, çünkü herkes sırtını dönüp gitse de, yanımda hiç kimse olmasa da benim dimdik olacağımı biliyorlar. Yanımdalar, çünkü doğru olan bu.
Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış ya, kötü akrabalar, kötü tanıdıklar da insanı Filozof yapıyormuş sayın okuyucu. Yakında Nirvana'ya ulaşıcam inşallah. Ha gayret kızım Selo az kaldı!
Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim:
"Benim hayatım, benim seçimlerim, benim hatalarım, benim sorunlarım, benim yalnızlığım. Yani özetle sizi ilgilendirmez."
Charles Bukowski
İnsanlar hep konuşur, hep de konuşacaklar. Sen doğru bildiğini oku sadece.
YanıtlaSilallam ya takma insanları.
YanıtlaSilçok da iyi blogçusun ki.
ne kapatması yaw lan.
:)